Zona Hastalığı
Zona hastalığı, tıbbi adıyla herpes zoster, varisella zoster virüsünün neden olduğu ve daha önceden su çiçeği geçirmiş kişilerde rastlanan, vücudun bir tarafında deride su toplamış ağrılı kabartılar şeklinde seyreden bir hastalıktır. Halk arasında da kuşak hastalığı ya da gece yanığı olarak bilinir.
Zona hastalığı nedenleri nelerdir?
Su çiçeği hastalığı sonrasında varisella zoster virüsü, vücutta sinir hücreleri içerisine yerleşerek hiçbir belirti vermeksizin yıllarca inaktif olarak orada kalabilir. Bağışıklık sisteminde meydana gelen bir zayıflık ya da bozukluk sonucu, yerleştiği hücrelerden ayrılarak aksonlar boyunca ilerleyerek sinir bölgesindeki deride viral enfeksiyona sebep olabilir. Kabartılar genellikle 2-4 hafta içerisinde iyileşir, fakat sinir ağrıları kalıcı hale gelebilir. Bu durumda tıpta postherpetik nevralji olarak adlandırılır.
Bir zona hastası bir başkasına, özellikle de çocuklara su çiçeği bulaştırabilir, fakat zona bulaştıramaz. Çünkü zona hastalığı vücut içine yerleşmiş virüsten kaynaklanır, havadan bulaşan virüsle oluşmaz.
Zona hastalığı belirtileri nelerdir?
Aktif hale gelmiş zona virüsü genellikle vücudun belirli bir bölgesinde tutulum göstermektedir. Örneğin yüz, göğüs, sırt, karın, ve pelvis sık rastlanılan bölgelerdendir. Deri döküntüleri ile birlikte bu bölgelerde şiddetli kaşıntı ve ağrılı kabarcıklar görülür. Zona hastalığı belirtileri şu şekilde listelenebilir:
- Ağrı
- Döküntü olan bölgede yanma ve karıncalanma hissi
- Kaşıntı ve batma hissi
- Bölgesel yaşanan hassasiyet hissi
- Vücudun etkilenen bölgesinde uyuşma hissi
- Işığa karşı duyarlılık
- Yüksek ateş ve beraberinde gelişen baş ağrısı
- Tükenmişlik hissine varan yorgunluk
Zona hastalığı kimlerde görülür?
Geçmişte su çiçeği hastalığını geçirmiş olan kişilerin zona hastalığına yakalanma riski daha fazladır. Zona aynı zamanda su çiçeği virüsü olarak da bilinen varisella virüsünün omurgaya yakın sinir hücrelerinde inaktif olarak bulunmasıyla ortaya çıkmaktadır. Virüsün vücudunuzda aktif hale gelmesi, zona hastalığının görülmesine neden olur.
Aşağıda belirtilen durumlarda zona hastalığının ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir:
- 60 yaş ve üzerindeki bireylerde
- Fiziksel ya da duygusal anlamda stres yaşayan bireylerde
- HIV ve AIDS tanısına sahip olan bireylerde
- Organ nakli olan bireylerde
- Yakın zamanda kemik iliği nakli geçirmiş bireylerde
- Kanser sebebiyle kemoterapi gibi immün (bağışıklık) sistemini baskılayan tedaviler görmüş bireylerde
İnsanlar hayatları boyunca en az bir kez zona hastalığına yakalanır. Zayıflamış bir bağışıklık sistemine sahipseniz zona enfeksiyonu tekrarlayabilir ve zona tedavisi gerekebilir.
Zona hastalığı en çok hangi yaşlarda ortaya çıkar?
Zonanın oluşma nedeni belirsiz olsa da yaşlandıkça enfeksiyonlara karşı bağışıklığın azalması nedeniyle zona riskinin arttığı düşünülmektedir. Zona, yaşlı erişkinlerde ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde daha sık görülür.
Zona hastalığı nasıl bir seyir izler?
Zona hastalığı, ilk belirtiler ortaya çıktıktan 2 ya da 3 gün sonra, genellikle vücudun hassas olarak nitelendirilen bölgelerinden birinde, deri döküntüsü olarak kendini göstermektedir. İlk etapta döküntülü olan bu yaralarda oluşan kızarıklık, daha sonrasında yerini kabuklu içi sıvı dolu kabarcıklara bırakır ve bu kabarcıklar oldukça ağrılıdır. Döküntüler 10 ila 15 gün kadar sürebilir.
Zona hastalığı ölümcül müdür?
Zona hastalığı ölümcül değildir. Ancak zona hayatı tehdit eden bir tıbbi durum olmasa da, birey için çok acı verici bir deneyim olabilir.
Zona hastalığı nasıl teşhis edilir?
Zona hastalığının tanısı, genellikle fiziki muayene ile konulmaktadır. Muayene ile tanı konulamayan çok nadir rastlanan vakalarda ise laboratuvarda incelemek üzere doku ya da kabarcık örneği alınarak laboratuvar testi uygulanmaktadır. Tzanck testi denilen bu yöntem ile lezyondan bir örnek alınarak, özel boyama yöntemlerinden sonra mikroskop altında incelenir.
Döküntü olmadan sadece ağrının mevcut olması, zona hastalığının tanısı için yeterli olmamaktadır. Çünkü hastalığın bu ilk evresindeki ağrılar, başka sebeplerle oluşan ağrılarla karıştırılabilmektedir. Tanının konulması adına mutlaka deri döküntüsünün başlamış olması gerekmektedir.
Zona hastalığı tedavisi
Zona tedavisi, genel olarak kişilerin konfor düzeyini arttırma, yaşanılan rahatsız edici belirtileri azaltmaya yöneliktir. Ağrı kesici parasetamol ve nonsteroid antienflamatuar (kortizon içermeyen, iltihabı baskılayan) ilaç grupları tedavi olarak kullanılır. Bu ilaçların uygulanma şekline ya da uygulanıp uygulanmayacağına mutlaka bir dermatolog hekim karar vermelidir. Zonanın oluşturduğu içi sıvı dolu kabarcıkların tedavisinde antiseptik solüsyon kullanımı da sıklıkla önerilir. Yaraları günlük olarak ılık su ile temizlemek, ikinci bir enfeksiyon oluşumunun önüne geçer. Ayrıca zona hastalığı sürecinde soğuk bir banyo yapmak ya da oluşan kabarcıklara soğuk, ıslak kompres uygulamak da kaşıntı ve ağrıyı hafifletebilir.
Şiddetli ağrısı olan ve geceleri uyumakta güçlük çeken zona hastaları için antidepresan grubu ilaçlar da kullanılabilmektedir. Bireyin hastalık sürecinde gerginlikten uzak kalmaya çaba göstermesi ve hayatındaki stresi azaltması da oldukça önemlidir. Tedavi için kullanılan bu ilaçlar, çoğunlukla oral yoldan alınmaktadır. Bağışıklık sistemi baskılanan kişiler için ilaçlar, damar yolu açılarak da uygulanabilmektedir. Enfeksiyonun diğer bir etkisi olarak kişilerde yüksek ateş görülebilmektedir. Bu durumda ise tedavi sürecinde ateş düşürücü ilaçlar da kullanılmaktadır.
Hastalığı atlatmış hastaların yüzde yirmisinde ağrı ve karıncalanma hissi aylar ve hatta yıllar boyu sürebilmektedir. Bu durum tıbben postherpetik nevralji olarak adlandırılmaktadır. Postherpetik nevralji kaşıntı ve döküntüler geçtikten sonra da devam eden yanıcı ve batıcı olan ağrılar olarak tanımlanmaktadır. Cilt üzerine uygulanan ağrı bantları ya da ağrı kontrolü sağlayan farklı tedavi yöntemlerine başvurabilmektedir. Bu tedaviler ile ağrılar kontrol altına alınamıyorsa mutlaka tedaviyi şekillendiren doktora durum bildirmeli ve reçete edilen alternatif ilaçlar kullanılmaya özen gösterilmelidir.
Zona tedavisi sürerken hamile kalınması halinde antiviral ilaç kullanımının uygun olup olmadığı konusunda da doktora danışılmalı ve bilgi alınmalıdır. Genellikle zona tedavisi sürecinde alkol kullanımından kaçınılması önerilmektedir. Çünkü alkol, belirli ilaçların etkinliğini azaltmanın yanı sıra özellikle yaşlı yetişkinlerde baş dönmesi gibi farklı yan etkiler gelişmesi riskini arttırabilmektedir.
Zona hastalığı önlenebilir mi?
Zona hastalığına karşı en iyi korunma yöntemi, aşılamadır. Yakın çevrenizde bağışıklığı baskılanan ya da zayıf bağışıklığa sahip birileri varsa toplum sağlığı ve kendi sağlığı adına aşı olmalıdır. Zona hastalığına karşı bağışıklama 1 ya da 2 doz aşılama şeklinde yapılır. Hastalıktan korunmak için aşı, oldukça güvenli bir yöntemdir fakat nadiren de olsa bazı kişilerde yan etkiler görülebilir. Ağrı, kızarıklık, enjeksiyon bölgesinde şişlik, kaşıntı, baş ağrısı, yorgunluk, görülen yan etkilerden bazılarıdır. Aşı sonrasında bu yan etkilerden herhangi biri gelişirse hızlı bir şekilde sağlık ekibinden yardım alınmalıdır.
50 yaşın üzerinde bireyler için aşılamaya ihtiyaç olup olmadığı konusunda kararı uzman doktor vermelidir. Yaşlılıkla beraber zona hastalığına yakalanma riski artma eğiliminde olduğundan, 60 yaşın üzerindeki herkese aşı olmaları tavsiye edilmektedir. Zona hastalığına karşı bilinen en iyi korunma yöntemi aşı olarak kabul edilmektedir. Zonadan korunmak için kullanılan aşı, su çiçeğinden korunmak için kullanılan aşı ile aynı değildir.
Nadiren de olsa zona hastalığı geçirildikten bir müddet sonra su çiçeği vakaları görülebilmektedir. Özellikle immünsüprese (bağışıklığı baskılanan) kişiler ve bağışıklık öyküsü bilinmeyen kişiler için hastalığın bulaşmasını engellemek adına daha özenli davranılmalı ve koruyucu önlemlere dikkat edilmelidir.