Öpücük Hastalığı
Öpücük hastalığı; glandüler ateş olarak da bilinmektedir ve enfeksiyöz mononükleoz (IM, mono), genel olarak Epstein-Barr virüsünün (EBV) neden olduğu bir enfeksiyondur. Çoğu birey, hastalık çok az belirti verdiğinde ya da hiç semptom göstermediğinde, çocukken virüs tarafından enfekte olmaktadır.
Genç erişkinlerde hastalık genellikle ateş, boğaz ağrısı, boyundaki lenf düğümlerinde şişlik ve yorgunluk hissi ile sonuçlanmaktadır. Çoğu insan iki ila dört hafta içinde iyileşse de; yorgun hissi aylarca devam edebilmektedir.
Öpücük hastalığının nedenleri nelerdir?
Öpücük hastalığı tıbbi adı ile enfeksiyöz mononükleoz, sıklıkla Epstein Barr Virüsü (EBV) kaynaklı bir enfeksiyondur. Enfeksiyöz mononükleoza öpücük hastalığı denmesinin nedeni, enfeksiyonun tükürük yolu ile bulaşıyor olmasıdır. Yakın temasta bulunulması, aynı bardaktan içecek tüketilmesi, kişisel bakım ürünlerinin ortak olarak kullanılması gibi davranışlar da öpücük hastalığına neden olan Epstein Barr (EBV) adlı virüsün yayılmasına yol açabilir.
Epstein Barr Virüsü (EBV), uçuğa da neden olan herpes virüs ailesinin bir üyesi olup, dünya genelinde en çok sayıda insanı enfekte eden virüslerin başında gelmektedir. EBV, vücuda bir kez girdikten sonra inaktif olarak vücut içerisinde kalmaya devam edebilmektedir. Bireyin yaşamı boyunca herhangi bir dönemde ise EBV yeniden aktive olabilmektedir. Ancak kişinin bağışıklığı, ilk bulaştan sonra EBV’ye karşı savunma adına antikor oluşturacağından, bu aktifleşme genellikle herhangi bir belirtiye neden olmamaktadır.
Öpücük hastalığının belirtileri nelerdir?
Virüs vücuda alındıktan sonra belirtilerin ortaya çıkması, 4 ila 8 hafta arası bir süreyi bulabilmektedir. EBV virüsünün vücuda girmesi ile birlikte, belirtilerin ortaya çıkmaya başladığı süre arasındaki bu zaman dilimine kuluçka süresi denir. Hastalık, genç ve erişkin bireylerde ortaya çıktığında, vakaların yüzde 35 ila 50'sinde kuluçka süresinin sonuna doğru belirgin belirtilere neden olur.
Öpücük hastalığı, çocuklarda ise genellikle herhangi bir belirtiye neden olmamakta ve genellikle fark edilmeden de iyileşme söz konusu olmaktadır. EBV bulaşan çocukların yaklaşık %10'unda hastalık belirtilerinin geliştiği tahmin edilmektedir.
Yetişkinlerde muhtemelen önceden bu enfeksiyonu geçirmeleri sonucunda bağışıklıklarında üretilen antikorlar sayesinde, öpücük hastalığının görülme sıklığı azdır. Öpücük hastalığı en çok 15-24 yaş arası bireylerde görülmektedir.
Hastalık belirtileri, genel olarak bir ila iki ay sürmekte ve ilk belirtiler olarak sıklıkla şunlar görülmektedir:
- Genel olarak enerji düşüklüğü ve keyifsizlik
- Yorgunluk hissi
- Halsizlik
- İştah düşüklüğü
- Titreme
Bu ilk belirtiler, daha ağır semptomların başlamasından önce bir ila üç gün boyunca görülebilmektedir. Hastalığın sonraki sürecinde ise aşağıdaki belirtiler görülebilir:
- Düşmeyen ateş
- Boğaz ağrısı ve boğazda tahriş
- Bademciklerde şişkinlik
- Koltuk altı ve boyundaki lenf bezlerinde şişlik
- Baş ağrısı
- Geceleri terleme
Hasta bireylerin en az üçte birinde bademciklerin etrafı beyazımsı bir zarla kaplanmıştır. Öpücük hastalığı, bazen dalak ya da karaciğerde şişme ile ortaya çıkan daha ağır bir tablo ile kendini gösterebilir. Karaciğerde gerçekleşen büyüme Hepatit nedeniyle ortaya çıkar. Bu durumda karaciğer fonksiyon testleri yapılır ve bu durumda testlerde anormallikler tespit edilebilir. Bazı hastalarda ise vücutta kızamık benzeri deri döküntülerine benzer lekeli döküntüler ortaya çıkmaktadır. Hastalığın başlangıçtaki daha hafif seyreden ilk evresinde, her iki üst göz kapağında ödem kaynaklı geçici şişlikler ortaya çıkabilmektedir.
Genellikle ölümcül olmayan öpücük hastalığının, grip gibi diğer yaygın virüslerden ayırt edilmesi oldukça zor olabilmektedir. 1 ila 2 hafta arası süre dinlenme, yeterli miktarda sıvı alma ve sağlıklı beslenme gibi evde gerçekleştirilen tedavilerden sonra belirtilerde azalma olmazsa, en yakın zamanda sağlık kuruluşlarına başvurulması önerilmektedir.
Öpücük hastalığı nasıl bulaşır?
Öpücük hastalığı, tükürükle bulaşan bir hastalıktır. EBV taşıyan kişilerin boğazında yer alan EBV adlı virüs; öpüşme, kişisel bakım malzemelerinin ortak kullanımı ile bulaşabileceği gibi taşıyıcı kişilerin öksürmesi ve hapşırması yolu ile de etrafa yayılabilmektedir. Virüsün vücuttaki kuluçka süresi uzun olduğu için taşıyıcı bireyler, vücutlarında virüs taşıdıklarının farkında olmayabilmektedir.
Öpücük virüsü, EBV adlı virüs ile enfekte olma sonrasında boğazda 3 aydan daha uzun bir süre varlığını sürdürerek etrafa sıçramaya devam edebilmektedir. Öpücük hastalığına yakalanma bakımından en çok risk taşıyan kişiler; 15-30 yaş arasındaki genç bireyler, sağlık çalışanları, bakım merkezi çalışanları ve öğrenciler olarak sayılmaktadır.
EBV adlı virüsün yayılmasını önlemek için hastalığı geçirmekte olan bireylerin, sağlıklı kişilerele olan temasına dikkat etmesi önerilmektedir. Hastalar, sağlıklı bireyleri öpmekten kaçınmalı ve kişisel eşyalar ortak olarak kullanılmamalıdır. Ellerin sık sık yıkanması da enfeksiyonun yayılmasını önlemeye yardımcı olmaktadır. EBV, hastalık sona erdikten sonra bir süreliğine daha bulaşıcı olarak boğazda kalmaya devam edebilmektedir. Bu nedenle öpücük hastalığı geçirenlerin, belirtiler ortadan kaybolsa da hijyen kurallarına aynı şekilde devam etmeleri gerekmektedir..
Öpücük hastalığı, genellikle hafif şiddette belirtilere neden olmakta ve tedavi gerekmeksizin kendiliğinden geçmektedir. Ancak bazı durumlarda dalak ve karaciğer fonksiyonlarını dahi etkileyerek ciddi komplikasyonlara yol açabildiği ve bulaşıcı olduğu için, hastanın çevresindeki özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış bireylere EBV adlı virüsün bulaşması daha ciddi sonuçları beraberinde getirebilmektedir. Öpücük hastalığı tanısı alan kişiler, okula ya da işe gitmeye bir süreliğine ara vermeli ya da ara verilemiyorsa gerekli önlemleri alarak gitmelidir. Öpücük hastalığı şüphesi taşıyan kişilerin en yakın sağlık merkezine başvurarak gerekli kontrolleri yaptırılması önerilmektedir.
Öpücük hastalığı nasıl teşhis edilir?
Öncelikle doktor, hastanın şikayetlerini dinlemekte ve buna göre öpücük hastalığı varlığından şüphelenildiğinde; detaylı bir fiziki muayene yapılmakta ve tanıya yönelik kan testleri istenmektedir.
Hastalığın ilk evresinde, kan testlerinde lenfosit adı verilen beyaz kan hücresi sayısında artış görülebilmektedir. Artan bu lenfositlerin bazıları, mikroskop altında incelenmekte ve sıra dışı bir görünüme sahip oldukları görülebilmektedir. Bunlar atipik lenfositler olarak bilinmekte ve monospot ya da heterofil antikor testleri gibi daha spesifik bazı kan testlerine, öpücük hastalığı tanısının doğrulanması adına başvurulmaktadır. Bu testler, EBV'ye karşı vücut bağışıklık sistemi tarafından üretilen antikor sayısının ölçümüne dayanmaktadır. Ancak bu antikor tespiti hastalığın ikinci ya da üçüncü haftalarına kadar yapılamayabilir.
Kan testleri yapılarak, karaciğerdeki iltihaplanma ve anormallikler ortaya çıkarılabilir. Laboratuvarda yapılan tanısal bazı testler, benzer belirtiler veren diğer hastalıkları dışlamak ve hastalığın tanısını netleştirmek adına faydalı olabilmektedir.
Öpücük hastalığının tedavisi nedir?
Öpücük hastalığının kendine has bir tedavisi yoktur ve viral bir hastalık olduğu için bakteriyel enfeksiyonlarda kullanılan antibiyotik tedavileri bu hastalığın tedavisinde fayda sağlamamaktadır. Öpücük hastalığına yakalanan bireylerin mümkün olduğunca bir süreliğine fiziksel aktiviteden uzak durmaları, bol bol istirahat etmeleri ve bol sıvı tüketmeleri önerilmektedir.
Durumu komplike vakalarda, merkezi sinir sistemi tutulumunda, hemolitik anemi ya da trombositopeni vakalarında, solunum yolu darlığı gelişmesi halinde ise nadiren kısa süreliğine kortikosteroid kullanımına başvurulabilmektedir. Hastanın, 2-4 hafta içerisinde iyileşmesi beklense de, bazı durumlarda halsizlik ve büyümüş lenf bezleri ile dalak gibi diğer organların normale dönmesi birkaç ayı bulabilmektedir.
Öpücük hastalığı ölümcül müdür?
Nadiren ölümcül olan öpücük hastalığının tedavisinde geç kalınırsa bu hastalık, çeşitli komplikasyonlara yol açabilmektedir. Karaciğer tutulumu ortaya çıkarsa, sarılığa dönüşebilmektedir. Ayrıca dalak büyümesi ya da yırtılmasına yol açabilmektedir.
Bu hastalık, merkezi sinir sistemini etkileyerek menenjite, akciğerleri etkileyerek zatürreye, hatta kalbi çevreleyen zarı etkileyerek bu zarın iltihaplanmasına (perikardit) neden olabilmektedir. Bu yüzden öpücük hastalığında erken ve doğru teşhis hayati öneme sahiptir. Çok nadiren de trombositopeni denen kan pıhtılaşma hücrelerinde azalma meydana gelmekte ve bu durumda beyin kanaması ve hatta ölüm meydana gelebilmektedir.