Epilepsi Hastalığı
Epilepsi ya da diğer adıyla sara hastalığı, beynin içerisinde yer alan sinir hücrelerinin olağan dışı bir elektro-kimyasal boşaltma yapması sonucu ortaya çıkan sinirsel bozukluk olarak tanımlanır. Kronik (uzun süreli) bir hastalıktır.
Beynin normal faaliyetlerini sürdürmesini sağlayan elektriğin, aşırı ve kontrolsüz şekilde yayılması sonucunda meydana gelen epilepsi hastalığı sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olmaktadır.
Epilepsi hastalığının nedenleri nelerdir?
Epilepsi hastalığının bilinen tek bir nedeni yoktur ve her yaşta ortaya çıkabilen bir rahatsızlıktır. Çoğunlukla çocukluk döneminde başlar. Beyni etkileyen her türlü hastalık, epilepsi nöbetlerine neden olabilir. Genel olarak epilepsi hastalığının nedenleri şunlardır:
- Doğmadan önce henüz anne karnında iken geçirilen enfeksiyonlar
- Doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalması
- Kafa travmaları
- Genetik ve metabolik rahatsızlıklar
- Tümörler
- Gelişimsel beyin malformasyonları
- Menenjit gibi beyin enfeksiyonları
- Beyin damar hastalıkları
- Alkol kullanımı
Epilepsi hastalığının belirtileri nelerdir?
Bazı epilepsi türleri, aynı anda ya da art arda gerçekleşir ve kişilerde birçok belirtinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Belirtilerin süresi birkaç saniye ile 15 dakika arasında değişkenlik gösterebilir. Bazı belirtiler epilepsi nöbetinin öncesinde oluşmaktadır ve nöbetin hastaya zarar vermeyecek şekilde atlatılması açısından takibi önem arz eder. Tipik olarak epilepsi belirtiler şunlardır:
- Ani olarak ortaya çıkan yoğun korku ve panik hissi
- Mide bulanması
- Sersemlik hissi
- Görme ile ilgili bozukluklar
- Ayak ya da el hareketlerinde kısmi kontrol kaybı
- Vücudun dışına çıkmış gibi bilinçsiz hissetmek
- Baş ağrıması
Bu durumları takiben ya da ani olarak meydana gelen aşağıdaki belirtiler kişide nöbet geliştiğine işaret edebilir:
- Bilinç kaybını takip eden bilinçsel karışıklık hissi
- Kontrol edilemeyen kas kasılmaları
- Ağızdan köpük benzeri sıvılar gelmesi
- Düşme
- Ağızda garip bir tat ortaya çıkması
- Çene kenetlenmesi
- Dil ısırılması
- Ani başlangıçlı ve kontrol edilemeyen hızlı göz hareketleri
- Garip ve anlamsız sesler çıkarma
- Bağırsak ve mesane üzerindeki kontrolün kaybedilmesi
- Ani ruh hali değişiklikleri
- Seri şekilde baş sallama hareketleri
- Kısa bir süre seslere ya da konuşmalara tepki verememe
Epilepsi hastalığı en çok kimlerde görülür?
Epilepsi hastalığı, her iki cinste, her yaşta ve her coğrafi bölgede görülebilir. Çoğu birey yaşamı boyunca bir kez epileptik nöbet geçirebilir.
Birden fazla epilepsi nöbeti geçirmiş kişiler, epilepsi hastası olarak kabul edilir. Dünya üzerinde yaklaşık olarak 65 milyon epilepsi hastası mevcuttur.
Epilepsi hastalığı ölümcül müdür?
Epilepside beklenmedik ani ölüm (Sudden Unexpected Death in Epilepsy, SUDEP), hastalık sonucu ortaya çıkan ölümcül bir komplikasyon olarak bilinir. Herhangi bir travma, boğulma, zehirlenme ya da yapısal bozulma olmaksızın gerçekleşmekle birlikte önemli bir halk sağlığı sorunu olarak ortaya çıkmaktadır.
Epilepsi hastalığı olan bireyler, büyük ölçüde erken ölüm riskiyle karşı karşıya kalır. Fokal ya da jeneralize tonik-klonik nöbetler, bu hastalığın en yaygın ölüm nedenlerindendir. Bununla beraber diğer nöbet türleri, anti-nöbet tedavileri ve komorbid bozukluklar ölüm riskini arttırabilir. Genç yetişkinlerde (20 ile 45 yaş arası bireylerde) SUDEP insidansı (epilepside beklenmedik ani ölüm), sağlıklı popülasyondaki ani ölümden 27 kat daha fazla meydana gelir. Birçok epilepsi popülasyonu için, SUDEP (epilepside beklenmedik ani ölüm) en yaygın ölüm nedenidir.
Epilepsi sonucu beklenmedik ani ölüme neden olan faktörler, birden fazladır. Özellikle solunumsal ve kalp odaklı problemler başta gelmek üzere otonom bozukluklar büyük bir etkiye sahip olabilir.
Epilepsi hastalığı nasıl teşhis edilir?
Epilepsi şüphesi olduğunda bir uzman doktora başvurulmalıdır. Epilepside nöbetlerin ne sıklıkta gerçekleştiği, ne kadar sürdüğü, nöbetlerin ya da diğer belirtilerin ne zaman ortaya çıktığı doktora teşhis için önemli ipuçları verir. Bu nedenle uzman doktor hastanın detaylı tıbbi öyküsünü alarak fiziki muayene yapacaktır.
Hastaya tanı koymak için bazı tetkikler istenebilir. Bu tetkikler genellikle MR, EEG, PET ve bilgisayarlı tomografidir. Kan analizlerini gösteren laboratuvar testleri de, epilepsi belirtilerinin daha önce gerçekleşen bir enfeksiyon sonucu ortaya çıktığının düşünülmesi halinde fayda sağlayabilir.
EEG (elektroensefalografi), epilepsi tanısı için oldukça önemli bir tetkiktir. Bu test sırasında kafatasına çeşitli elektrotlar yerleştirilerek, beyinde meydana gelen elektriksel aktiviteler kayıt altına alınmaktadır. Bu elektriksel aktiviteler uzman doktor tarafından yorumlanmaktadır. Normalden farklı ya da olağan dışı durumların saptanması bu kişilerde epilepsi hastalığının varlığını gösterebilir.
Bilgisayarlı tomografiler (CT) kafatasının kesitsel olarak görüntülenmesine ve incelenmesine yarayan radyolojik tetkiklerdir. Bilgisayarlı tomografiler sayesinde doktorlar, beyni kesitsel olarak incelemekte ve nöbet gelişimine sebep olabilecek kist, tümör ya da kanama alanlarını tespit edebilir.
MRI (manyetik rezonans görüntüleme), beyin dokusunun ayrıntılı şekilde incelenmesine yarayan ve epilepsi tanısında oldukça faydalı olan önemli bir diğer radyolojik tetkiktir. MRT ile MRI beynin çeşitli bölgelerinde yer alan ve epilepsi gelişimine neden olabilecek anormallikleri tespit edebilir.
PET (pozitron emisyon tomografisi), düşük dozda radyoaktif madde kullanılarak beynin elektriksel aktivitesinin incelenmesi gerçekleştiren tetkiktir. Damar yolundan bu madde hastaya verilerek maddenin beyne geçişi beklenmektedir. Sonrasında da bir cihaz yardımıyla görüntüler alınır.
Epilepsi hastalığının tedavisi nedir?
Epilepsi hastalarının birçoğu, anti-epileptik olarak adlandırılan epilepsi ilaçları yoluyla tedavi edilebilir. Bu ilaçlar ile nöbetlerin durdurulması amaçlanır. Bu nedenle ilaçların düzenli şekilde kullanılması oldukça önemlidir. İlaç tedavisi, hastaların büyük bir bölümünde etkili olmasına rağmen, bazı hastalarda beklenen etkiyi sağlayamayabilir. Genellikle bu hastalarda, epilepsiye neden olan ya da altta yatan durumlara göre cerrahi tedavilere de başvurulabilir.
Epilepsi tedavisi için iki tür cerrahi yöntem vardır. İlki epileptik odağın kendisinin kaldırılmasıdır ve bu yöntem, rezektiv cerrahi olarak adlandırılır. İkinci cerrahi yöntem ise nöbet yayılım yollarının kesilmesi yoluyla nöbetlerin yayılmasını, sıklığını ve şiddetini azaltmaya yönelik olan cerrahi yöntemdir. Bu yöntem, fonksiyonel cerrahi veya palyatif cerrahi olarak adlandırılır.
Bazı hastalarda ise “vagus sinir stimülatörü” olarak adlandırılan bir tedavi uygulanabilmektedir. Bu tedavide, göğüs altına yerleştirilen pil, vagus sinirini belli aralıklarla uyarmaktadır ve bu şekilde nöbetlerde azalma sağlanabilmektedir. Bu tedavi yöntemiyle hastalarda belirgin düzeyde bir düzelme sağlanabilir.
Diğer bir tedavi seçeneği de ketojenik diyettir. Bazı tür epilepsilerde etkili olan bu diyet yağdan zengin besinler tüketilmesi prensibine dayanmaktadır.
Kontrolsüz nöbetlerin, epilepsi hastaları üzerindeki etkileri zaman zaman bunaltıcı olabilmekte ya da hastalarda depresyona yol açabilmektedir. Ayrıca, günlük hayatta stresi azaltmak, alkollü içecekleri minimum düzeyde tüketmek ve sigaradan uzak durmak gibi sağlıklı yaşam seçimleri yapmak olumsuz etkileri azaltmaya yardımcı olmaktadır. İlaçların doğru şekilde alınması, yeterli uyku alınması, düzenli olarak egzersiz yapmak da hastalar için doktorlar tarafından sıklıkla önerilmektedir.
Epilepsi nöbeti geçiren kişiye nasıl yaklaşılmalıdır?
Epilepsi nöbeti geçiren bir hastaya yapılacak ilk müdahale, düşerken bir yerlere çarparak yaralanmasını engellemek olmalıdır. Hasta yan duracak şekilde yatırılmalı, mümkünse de kafasını yere vurmasını engellemek adına yumuşak kıyafet ya da yastık gibi bir malzemeyle baş kısmı desteklenmelidir.
Kişinin yakası sıkı ise gevşetilmeli, hastaya hava alabileceği bir alan yaratılmalıdır. Kişiye su içirmeye çalışmak, yüzünü ıslatmak gibi müdahalelerden kaçınılmalı ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.