Ayna Evresi
Ayna evresi, Jacques Lacan'ın psikanaliz teorisinde yer alan bir fazdır. Bu faza göre, bebekler altı aylık oldukları dönemden itibaren kendilerini ve dolayısıyla da benliklerini ilk kez ayna karşısına gelip kendilerini gördüklerinde fark ederler.
Jacques Lacan tarafından psikanaliz teorisinde ortaya atılmış bir kavram olan ‘ayna evresine’ göre bebekler altı ayını doldurduktan sonra aynada kendilerini gördükleri an kendilerini daha doğrusu benliklerini fark ederler. Lacan’ın bu teorisinden sonra yapılan bazı araştırmalar, bebeklerin o yaşta ayna karşısında kendilerini gördüklerinde yaşadıkları farkındalığın benliklerini fark etme değil de sadece bir şaşırma olduğunu, varlıklarının farkındalığına ise 15-18 ayı doldurduktan sonra vardıklarını göstermektedir. Ancak bu deneyim her bireyde farklı sonuçlar verebilmektedir.
Ayna evresinin ortaya çıkışı
Ayna evresi kavramı Jacques Lacan ile bütünleşmiş bir kavramdır. Lacan, ayna evresi kavramını ilk olarak ‘Özne-benin işlevinin oluşturucusu olarak ayna evresi’ adlı metninde ele almıştır. Bu metnin tarihsel bağlamı iayna evresinin çıkış noktasını anlamak adına oldukça önemlidir. Lacan bu metni ilk olarak otuz beş yaşındayken ve halen psikanaliz eğitimi sürerken, 1936 yılının yazında, IPA’nın 14. Uluslararası Kongresinde, “Ayna Evresi” adıyla sunmuştur. Bu sunumda yaşanan tatsız bir olaydan dolayı Lacan kongreyi terk etmiş ve Nazilerin propaganda makinesini yerinde gözlemlemek için olimpiyatları izlemeye Berlin’e gitmiştir. Lacan bu metnin yazılı halini kongredeki ilgili birime vermemiş ve 1937’de çıkan kongre bülteninde bu metnin sadece başlığı yer almıştır.
1949 yılında Lacan, Zürih’te toplanan IPA’nın 16. kongresinde, ayna evresiyle ilgili metnini sunmuştur. Bu on üç yıllık süreç 1950’li yıllardan sonrası ile karşılaştırıldığında Lacan’ın pek de üretken olmadığı bir dönem olmuştur. Lacan bu dönemde özellikle bilinç ve benlik üzerinde çalışmalar yapmaya odaklanmıştır.1949 tarihli metin de Lacan’ın belli bir dönem geliştirdiği fikirlerinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Lacan daha sonraları da ayna evresinden bahsetmeye hep devam etmiştir; özellikle saldırganlık, narsisizm, kıskançlık gibi fenomenleri açıklarken ayna evresi kavramını kullanmıştır.
Ayna evresinin teorik arka planı
Aslında çocuklar, ilk yaşlarının içindeyken, kendilerini aynada tanımaya başladıkları ve aynadaki görüntülerine tepki verdikleri Charles Darwin, Henri Wallon ve başka kişiler tarafından yapılmış bir tespittir.
Lacan ayna evresi ilgili yeniliği onu tanımlamasıyla ve psikanalitik bir kavram haline çevirmesiyle getirmiştir. Lacan bir çocuğun aynadaki yansımasını tanımasının altı aydan önce mümkün olmadığını söylemiştir. Ayrıca altı ayını doldurmuş çocukların edindikleri bu deneyimi, ayrı bir evre olarak ele almış ve çocuğun benliğini tanımlama yolunda ortaya çıkan çok önemli olan bir aşama olarak tanımlamıştır. Yani Lacan bir çocuğun aynada kendisini tanıdığı bu sürece özel bir önem vermiş ve bu evrenin başka önemli süreçlerle kesişen bir zaman aralığında gerçekleştiğini söylemiştir ki bu aralık da 6-18 ay arasına denk gelmektedir.
Lacan 1938 tarihinde yazdığı ‘Bireyin Oluşumunda Aile Kompleksleri’ metninde gelişimsel süreçlerle ilgilenmiştir. Bir çocuğun altıncı ayı doldurana kadar ‘memeden kesilme kompleksi’ni deneyimlediğini ve altıncı ayın bu sürecin sonu olduğunu söylemiştir. Lacan’a göre sütten kesilmeyi kabul etmek bebekte bir ‘benliğin’ ortaya çıkmasıyla sonuçlanmaktadır. Ayna evresi işte bebeğin bu gidiş gelişlerine geçici bir çözüm getirmektedir. Lacan bebeğin aynada kendisini tanıdığı anda ortaya çıkan sevinçle ilgilenmiş ve bu anı ontolojik bir zafer olarak adlandırmıştır.
Lacan’a göre ayna evresi
Lacan’a göre çocuk aynadaki görüntüsünü ‘üstlenir’; çocuk onu üzerine alır ve dolayısıyla da içine alır ve özümser. Bu an çocuğun kendi görüntüsüyle karşı karşıya geldiği ilk andır. Lacan’a göre burada dikkat edilmesi gereken şeylerden en önemlisi de bunun gerçekleşmesi için gerçek bir aynaya ihtiyaç olmadığıdır. Ayna ya da bu işlevi görebilecek başka bir yüzey, imgesel düzeyde bu görüntüyü sunabilir. Hatta yansıyan bir yüzeyin varlığı da zorunda değildir.
Aynı zamanda öteki insanlar (anne, baba, bakıcı, akran), çocuk için bu işlevi üstlenir ve mesele sadece çocuğun kendisini bir aynada ya da yansıtıcı yüzeyde görmesi olmaktan çıkar. Öteki insanlar da çocuğun bu anına eşlik etmelidir, söz konusu yansımanın ona ait olduğu başka insanlar tarafından da onaylanmalıdır.
Bebeğin ayna evresinde kendi yansımasının bütünlüklü imgeyle ve bu imgenin öteki insanlar tarafından onaylanmasıyla bir anlığına da olsa bebeğe bir bütünlük hissi vermektedir. Ama bu his geçicidir. İşte Lacan için egonun (ya da diğer bir ifadeyle benliğin/benin) oluşum anı tam da bu andır. Bebek artık kendisini diğer insanlar arasında yer alan bir ben olarak tasvir edebilir hale gelmiştir. Diğer bir ifade ile, çocuk ben ve öteki arasında bir ayrım yapabilir hale gelmiştir. Ayna evresi kavramı da bu bebeğin kendini tanıdığı ve bütünlük hissini deneyimlediği ilk anı ifade etmektedir.