Artmış Dörtlü (Tritone) Paradoksu
Artmış dörtlü (tritone) paradoksu; müzik algısını test eden bir araçtır. İlk olarak 1986 yılında Diana Deutsch tarafından keşfedilmiştir. Bu paradoksa göre melodinin yükselmesi ve düşmesi dinleyicilerde farklı duyumlara sebep olur.
Artmış dörtlü paradoksu, ses algısını ve özellikle de perdeyi test eder. Genellikle bir bilgisayar tarafından triton aralıklı bir çift ton art arda çalınır. Bu şekilde perdenin yönünün belirsizliğinden dolayı bir yanılsama duyulur. Kimi dinleyiciler yükselen tonları duyarken bir kısmı azalan tonları duyar. Melodideki yükselme ve düşme de, iki tonun art arda duyulması ile gerçekleşmektedir. İşte bu durum ‘artmış dörtlü (tritone) paradoksu’ olarak adlandırılır.
Artmış dörtlü paradoksu nasıl çalışır?
Artmış dörtlü paradoksu, bir triton ve aralıklı bir çift ton ile üretilir. Triton altı yarım ton, üç tam ton ya da yarım oktavdır. Çift ton ardışık olarak çalınmalıdır. İlk olarak bir ton çalınır ve bir diğer ton onu izler. Paradoksu keşfeden Deutsch, dinleyicilerin çift ton perdeleri arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlayacaklarına odaklandı. Çift ton perdenin arasındaki ilişkiyi yükselen ya da azalan olarak tanımladıklarını saptadı.
Aslında paradoksa göre, aynı desen hem yükselen hem alçalan olarak duyulabilir. Bunun sebebi de tonların oktav açısından belirsiz olmasıdır. Yani tonların yükselen mi alçalan mı olduğu konusunda doğru bir cevap yoktur. İkisi de olabilir.
Shepard tonu olarak da bilinen bu belirsiz ton, yalnızca bilgisayarla üretilmektedir. Enstrümanla üretilen herhangi bir ton, net bir temele ve frekans tanımına sahiptir. Bir enstrümanla üretilen tonlar, belirli bir oktavda ilerliyormuş gibi tanımlanırlar.
Dinleyiciler, çift tonu yükselen ya da azalan olarak duyarlar. Çoğunlukla dinleyiciler triton algılarından emin olurlar. Anlaşamadıkları nokta triton kalıbının yönüdür.
Paradoksun bir başka özelliği de, ton çiftlerini aktarmanın, dinleyicinin hareket yönü algısını değiştirmesidir. Örneğin bir dinleyicinin C tonlarını ve ardından F♯'yi azalan olarak algılamaktadır. Daha sonra E'den B'ye kadar olan tonları yükselen olarak algılaması da mümkündür. İkinci durumunda, tonlar yalnızca önceki çiftin bir aktarımıdır. Ancak aktarım dinleyicinin triton ilişkisine yönelik algısını tersine çevirmiştir.
Artmış dörtlü (triton) paradoksu deneyi
Deutsch, birçok dinleyici ile testler yaptı. Triton çiftlerinin algılanmasında her denek için ayrı bir varyasyon olduğunu saptadı. Deutsch’a göre her dinleyici için bir sınıf çemberi ile açıklanmaktadır. Belirsiz perdeler kullanılarak doğrusal ölçek bir daire haline gelir. Bu daire, kendini tekrar edene kadar dönen perde sınıflarından oluşur.
Deutsch, deneylerini birçok kez yineledi. Kalıbı yükselen olarak duyanların, çemberdeki komşu noktaları da artan olarak duyduğunu belirledi. Ancak zıt noktalar ve temsil ettikleri ton çiftleri, azalan bir desen oluşturmaktadır.
Bir dinleyicinin müzik algısının saptanması kolaylaştırılmaya çalışılmıştır. Bunun için ton çiftleri ve temsil ettikleri perde sınıfı ilişkisi dikkate alınmalıdır. Sınıfların temsil ettiği mutlak perde belirsizdir. Aralarında üst ve alt notaları konumlandıran zıt kutuplu bir manyetizma ilişkisi vardır.
Artmış dörtlü paradoksunun ilginç hale geldiği nokta burasıdır. Aynı triton çiftinin aynı şekilde dinleyenlerin, duydukları modellerin tamamen zıt olması mümkündür.
Aşağıdaki tabloda deney sonucu yer almaktadır.
TON | C | C# | D | D# | E | E# | F | F# | G | G# | A | A# | B |
% | 40 | 20 | 30 | 45 | 65 | 65 | 80 | 90 | 85 | 90 | 70 | 50 | 45 |
Artmış dörtlü (triton) paradoksunun etkileri nelerdir?
Mutlak perde, referans perdesi olmayan notaları tanımayı sağlar. Mutlak perde, mükemmel perde olarak da bilinmektedir. Müzisyenler arasında nadir olarak görülen bir yetenektir.
Triton çiftinin perde sınıfına dayalı artan ya da azalan olarak tanımlanması mümkündür. Bu da artmış dörtlü (triton) paradoksu ile açıklanır. Dinleyicilerin algısının birbirinden oldukça farklı iken her bireyde algıda tutarlılık söz konusudur.
Dinleyiciler arasındaki bu derecedeki bir farklılığın sebepleri merak edilmektedir. Bu noktada da müzik algısını insanlardaki hangi özelliklerin belirlediğine bakılıyor. Bu soru da araştırmacıları dilin müzik algısı üzerindeki etkilerini incelemeye yönlendiriyor.
Deutcsh’un bulgularına göre konuşulan dil ya da lehçe dinleyicinin algısını şekillendiriyor. Çünkü dil, sonuç olarak konuşma sesi aralığını etkiliyor. Deutsch bu durumu test etmek için, iki farklı denek grubu ile çalıştı. Bir grup Kaliforniya’dan gelirken bir grup İngiltere’den geliyordu. Deutsch, deney sonunda her grup içinde güçlü bir birlik olduğunu gördü. Ancak iki grup arasındaki algı ise tamamen zıt yönlüydü.
ABD’de farklı lehçeleri konuşan insanların da triton paradoksunu farklı şekilde algıladıkları görüldü. Ve deney sonucunda müzik algısı üzerinde konuşma kalıbının önemli olduğuna karar verildi.
Anne ile çocuğunun triton paradoksunu algılaması arasında da güçlü bir ilişki vardır. Dolayısıyla ebeveynlerinin büyüdükleri yer de kişinin triton paradoksunu algılamasında etkili olmaktadır. Tüm bu sonuçlar, müzisyenlerin uzun süreli iddialarını doğrulamıştır. Deutsch’un deneyi ile dilin müzik algısı üzerindeki etkisi kanıtlanmıştır.
Artmış dörtlü (triton) paradoksunun faydaları
Artmış dörtlü paradoksu ve Deutsch’un deneyleri, yaşanılan deneyimlerin müzik algısını etkilediğini göstermiştir. Kişilerin mutlak perde duyarlılığı, müzikal geçmişi ve anlayışı değişkenlik gösterir. Konuşulan dil ve lehçenin müzik algısı üzerindeki etkilerini bilmek, araştırmalara kolaylık sağlamaktadır.
Artmış dörtlü paradoksundan sonra popüler melodilerin merkezindeki perde sınıfları arasındaki ilişki araştırılmaya başlanmıştır. Ortaya çıkardığı ilginç sonuçlarla, paradoks beraberinde cevaptan çok soru meydana getirmiştir. Paradoks, müzikle ilgili soruların çözümlerini çeşitlendirmiş ve iyileştirmiştir. Müziğin ve müzik yapmanın zorluğuna dair anlayışa yeni bir boyut kazandırmıştır.