Addison Hastalığı
Addison hastalığı, vücudun belirli hormonları gerekli kadarını üretemediğinde ortaya çıkan çok bilinmeyen bir hastalıktır. Addison hastalığında (adrenal yetmezlik olarak da bilinir), bir bireyin böbreklerinin hemen üzerinde bulunan adrenal bezler, kortizol ve aldosteron hormonlarını gerekenden daha az üretir.
Bu hastalık, hemen hemen tüm yaş gruplarında ve cinsiyette görülebilen yaşamı tehdit eden bir tıbbi sorundur. Addison hastalığının tedavisi, eksik hormonun dışarıdan takviyesi ile gerçekleştirilir.
Addison hastalığı neden olur?
Addison hastalığının iki türü vardır. Bunlar, birincil adrenal yetmezlik ve ikincil adrenal yetmezliktir.
Primer veya birincil adrenal yetmezliğin yaklaşık %70'i, otoimmün bir süreçten kaynaklanır. Adrenal hasar, tüberküloz, çeşitli bakteriyel, viral ve fungal enfeksiyonlar, adrenal kanama ve adrenal beze kanser metastazı gibi diğer nedenler de primer adrenal yetmezliğe yol açabilir.
Sekonder veya ikincil adrenal yetmezlik, hipofiz hormonu ACTH'nin (adrenokortikotropik hormon) üretiminin azalması nedeniyle oluşur. ACTH eksikliği, hipofiz tümörleri veya diğer nedenlere bağlı olarak kortizol üretimini uyarmaz. Sekonder adrenal yetmezlikte aldosteron üretimi genellikle etkilenmez.
Addison hastalığının belirtileri nelerdir?
Addison hastalığının belirtileri, eksik kalan hormona göre değişebilir. Hastalığın semptom kısmını daha iyi anlayabilmek için bu hormonların ne gibi faydaları veya sıkıntıları olduğunu anlamak gerekir.
Kortizol hormonu, adrenal bezler tarafından salgılanan stres ve daha değişik duygusal belirtilere neden olan bir hormondur. Daha farklı bir ifade ile en önemli görevi, vücudun stres ve diğer baskıcı duygularla başa çıkmasına yardımcı olmaktır. Ayrıca, vücudun protein, karbonhidrat ile yağ kullanımı ve düzenlemesine yardımcı olur. Kan basıncını ve kardiyovasküler fonksiyonu korur. Ayrıca iltihabı kontrol etmeye yarar.
Aldosteron ise böbrek üstü bezi korteksinin dışından salgılanan, böbrekte potasyum atılımı ile sodyumun geri emilimini etkileyen ve böbreğin elektrolit dengesini düzenleyen bir steroid hormondur. Aldosteron seviyeleri düştüğünde böbrekler, artık bir tuz ile su dengesini koruyamaz ve düşük tansiyona neden olabilir.
Addison hastalığının belirtileri, birkaç ay içinde yavaş bir şekilde artarak gelişir. Hastalık o kadar yavaş ilerler ki farklı bir hastalık veya yaralanma gibi bir stres etkeni ortaya çıkana kadar semptomlar fark edilmez. Addison hastalığının başlıca belirtileri şunlardır:
- Kilo kaybı ve şiddetli iştah kaybı açlık
- Hipoglisemisi
- Ağız mukozasında ve ciltte, özellikle ameliyat izleri, meme uçları ve genital bölgede koyulaşma (pigmentasyön)
- Düşük tansiyon ve buna bağlı bayılma
- Mide bulantısı, ishal veya kusma
- Karın, kas veya eklem ağrılarının artması
- Kızgınlık ve depresyon
- Özellikle kadın hastalarda koltuk altı ve genital bölgedeki kıllarda ciddi derecede azalma
Addison hastalığı nasıl teşhis edilir?
Addison hastalığının teşhisinde bir uzman, önce tıbbi öykü ister ve klinik bulgulara bakar. Addison hastalığının olup olmadığını belirlemek, birincil ve ikincil adrenal yetmezliği ayırt etmek için çeşitli laboratuvar testleri yapılır. Hastalığın nedenini belirlemek ve tedaviyi yönlendirmek için bir hastanın elektrolit dengesini, kan şekeri düzeylerini ve böbrek fonksiyonunu değerlendiren testler de gereklidir.
Bazı durumlarda insüline bağlı hipoglisemi testi, düşük doz ACTH uyarı testi, uzun süreli ACTH uyarı testi veya glukagon uyarı testi gibi alternatif testler de istenebilir. CT (Bilgisayarlı Tomografi) ve MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme) gibi radyasyon taramaları da adrenal bezler ile hipofiz bezinin boyutunu ve şeklini belirlemek için kullanılabilir.
Addison hastalığının tedavisi
Addison hastalığı için tüm tedavi seçenekleri ilaç gerektirir. Adrenal yetmezlik, vücutta fonksiyonel hormon eksikliğine neden olduğundan doktorlar, bu hastalığı tedavi etmek için sıklıkla hormon replasman tedavisi tercih ederler. Bu tedavi sürecinde hastalara, vücudunun üretemediği steroid hormon düzeylerini düzeltmek için replasman tedavisi verilir.
Bununla beeraber kortizol yerine hidrokortizon, prednizon veya metilprednizolon verilebilir. Bu hormonlar, kortizol seviyelerindeki olağan 24 saatlik dalgalanmaları taklit eden bir programa göre verilir. Aldosteron yerine fludrokortizon asetat da verilir.
Sodyum, doktor tarafından tavsiye edilir ve özellikle yoğun fiziksel aktivite sırasında, sıcak havalarda veya ishal gibi gastrointestinal rahatsızlıklar varsa günlük diyet sırasında alınır.
Kusma veya benzeri semptomlar nedeniyle ağızdan ilaç alamayan kişilerde kortikosteroid enjeksiyonları gerekebilir. Bu, steroid hormonu hidrokortizon tabletleri kullanılarak günde 1-2 kez yapılır. Tedavi başarılı olursa Addison hastalığı olan kişiler, oldukça normal bir yaşam sürdürmeye devam edebilirler.
Addison hastalığında beslenme
Addison hastalığında diyet, en önemli tedavidir. Bu hastalığı olan kişilerde diyet, vücut sağlığını ve hastalığa yatkınlığı etkiler. Bu nedenle besleyici ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Genel olarak beslenme önerileri şunlardır:
- Yorgunluk, Addison hastalığının en yaygın semptomlarından biridir. Ancak yorgunluk için hiçbir koşulda uyarıcılar, enerji içecekleri, gazlı içecekler veya kahve tüketilmemelidir. Yüksek kafein içeriği nedeniyle bu içecekler, böbrek üstü bezleri için oldukça tahriş edicidir. Ayrıca bu içeceklerdeki uyarıcılar ve fazla şeker, böbrek üstü bezlerine zarar verebilir. Bu uyarılar sigara ve tütün ürünleri için de geçerlidir.
- Karbonhidrat ve rafine şeker içeren pişmiş yemeklerden de mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Hem şeker hastalığı hem de Addison hastalığı olanlarda bu gıdalar, insülin seviyelerini normalden daha fazla bozabilir. Özellikle hipoglisemi durumunda bu besinler, Addison hastalığının semptomlarını arttırır.
- Hipoglisemi, hastalığın ana semptomlarından biridir. Bu nedenle tuz ve sodyum, özellikle endişe vericidir. Uygun sodyum, kan şekeri seviyelerini belirli bir seviyede tutmaya yardımcı olur.
- Aşırı stres, hastalığa neden olarak vücuda ciddi zararlar verebilir. Stres zamanlarında C vitamini içeren besinlerin, daha fazla tüketilmesi gerekir. Antidepresanlar ayrıca, bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücudun strese iyi uyum sağlamasına yardımcı olur. Bu nedenle, adrenal bezlerine daha fazla zarar gelmesini önler. Ancak antidepresan kullanımı profesyonel bir psikiyatrist tarafından önerilmelidir.
- B vitaminlerinin alımı, sinir sisteminin uyarılarını ileten belirli hormonların ve nörotransmitterlerin üretim bölgesini uyarır. Daha fazla B vitamini için yumurta, kabuklu deniz ürünleri, sardalye ve somon tüketimini artırmak gerekir.
- Çinko, yalnızca bağışıklık sisteminin normal işleyişi için değil, aynı zamanda stresle mücadeleye yardımcı olan hormonların üretimi için de önemlidir. Çinkoyu deniz ürünleri, atıştırmalıklar, fasulye, ıspanak ve mantarlardan almak gerekebilir. Magnezyum ise sinir sistemini sakinleştirir. Avokado, börülce, muz, yoğurt ve ıspanak gibi besinler, zengin magnezyum kaynaklarından bazılarıdır.